Haber Merkezi
Barbaros Devecioğlu, ABD’nin Ortadoğu politikasını konuklarıyla birlikte mercek altına aldı. '3 Soru 2 Bakış' programının bu haftaki konukları, Taraf Gazetesi Yazarı Semih İdiz ve Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) uzmanlarından Hasan Selim Özertem.
Taraf Gazetesi Yazarı Semih İdiz, ABD’nin temel politikasında bir değişiklik olmadığını, kendi çıkarlarını korumaya çalışacağını söyledi. İdiz, Amerika’nın İsrail’e değişmeyen desteğinin de süreceğine işaret etti.
Semih İdiz, Arap Baharı’ndan bu yana ABD’nin politikalarını esnek tuttuğunu belitti. İdiz, Suriye konusunda başlarda Türkiye‘ye yakın bir politika izleyen ABD’nin oradaki radikal İslami unsurların yükselişe geçmesiyle birlikte bir revizyona gitmeye başladığını kaydetti.
ABD’nin artık Suriye Devlet Başkanı Esad’ı resmi muhatap olarak kabul etme noktasına geldiğini söyleyen İdiz, “Türkiye ise gelişmeleri kontrol etmiyor, yönlendirmiyor, daha çok takip eder konumda “ dedi. İdiz, İran ile Amerika’nın ortak kaygılarının da radikal terör örgütleri olduğunun altını çizdi.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) uzmanlarından Hasan Selim Özertem, ABD’nin Ortadoğu’da ağırlığının giderek azalacağına dair analizler yapıldığını söyledi. Özertem, “ABD’nin, Asya Pasifikteki varlığını güçlendirmeyi ve giderek dışarıya olan enerji bağımlılığını azaltmayı hedeflendiği öngörülüyor” dedi. Özertem, “Suriye konusunda Rusya ile anlaşması ABD’nin Ortadoğu’daki varlığının yükselmesini engelledi” dedi.
İşte ABD’nin Ortadoğu politikasını değerlendiren iki bakış...
Barbaros Devecioğlu: Amerikan dış politikasının Ortadoğu ekseninde bir değişiklik mi var? Ortadoğu’ya bakışında son gelişmeler ışığında ABD, İran ve Suriye’deki tavrıyla, İsrail’e karşı bir dengeleme politikası mı güdüyor? Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Semih İdiz: Temel politikasında bir farklılık yok. Amerika orada çıkarlarını her ne yoldan olursa olsun korumaya çalışacaktır. Bu temel politikalar itibariyle İsrail’e değişmeyen desteğini sürdürecektir.
“İSLAMİ UNSURLARIN YÜKSELİŞE GEÇMESİ ABD’Yİ REVİZYONA İTTİ”
Ortadoğu’da değişen bir durum var şimdi. ABD, Arap Baharı’ndan bu yana politikalarını bu yeni duruma cevap verebilmek amacıyla biraz esnek tutuyor. Tabi Suriye bağlamında başka bir politika izledi. Bu Türkiye‘ye yakın bir politikaydı. Ama öyle görünüyor ki Amerika, oradaki radikal İslami unsurların yükselişe geçmesiyle burada da bir revizyona gitmeye başladı.
“ABD, ESAD’I RESMİ MUHATAP KABUL ETME NOKTASINA GELDİ”
Esad’ı muhatap kabul etmeme noktasından Esad’ı resmi muhatap kabul etme noktasına dönmüş bulunuyor. bu açıdan bir değişiklik olduğu söylenebilir. Temel yaklaşımında İsrail’in korunması var onda bir değişiklik yok.
“ABD İLE İRAN’IN SURİYE’DEKİ ORTAK KAYGILARI TERÖR ÖRGÜTLERİ”
Amerika, garip bir şekilde bölgede İran’la aynı çıkar noktasına geldi. İran da Suriye’deki aşırı kökten dinci Sünni örgütleri düşman olarak görüyor. Amerika zaten El Nusra gibi örgütleri terörist ilan etmiş oluyor. Onun için dolaylı yoldan da olsa Amerika’yla İran’ın Suriye’de bir ortak kaygıları var.
“İRAN’DA RUHANİ’NİN GELMESİ BÖLGE VE TÜRKİYE İÇİN OLUMLU”
Bunun yanı sıra Ruhani’nin seçilmiş olması da yeni bir atmosfer getirdi. Amerika’yla İran arasında 1979’dan bu yana kitlenen bir durum var. Bu, bölgede de, dünyada da gerginlik yansıtıyor. Ama kabul etmek lazım ki Ruhani’nin gelmesiyle ortam biraz yumuşadı bu bölge için hem de Türkiye açısından olumludur tabi.
“ABD İLE TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASI ZIT”
Suriye’de Amerika’nın izlediği politika Türkiye’nin dış politikasıyla bir çelişki arz etmeyecek mi?
“ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin son açıklaması ve buna Başbakan Erdoğan’dan gelen oldukça sert yanıt da bu ayrışmayı net bir şekilde ortaya koyuyor. Amerika Esad’ı muhatap kabul etmeme noktasından şimdi kabul etme noktasında geldi ki bu Ankara’nın politikasıyla taban tabana zıt. Çünkü Sayın Başbakan’ın da dediği gibi Türkiye veya en azından AKP iktidarı Esad’ı terörist olarak görüyor ve herhangi bir şekilde muhatap alınmasına karşı çıkıyor.
“TÜRKİYE GELİŞMELERİ DAHA ÇOK ‘TAKİP EDER’ KONUMDA”
Türkiye gelişmeleri kontrol etmiyor, yönlendirmiyor, daha çok takip eder konumda. Çünkü hadise şuanda diplomatik platforma kaymış durumda ve bu diplomatik platforma kayması çerçevesinde Esad da muhatap alınmaya başlanmıştır.”
ÖZERTEM: ABD, ASYA PASİFİK’TEKİ VARLIĞINI GÜÇLENDİRMEYİ HEDEFLİYOR
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) uzmanlarından Hasan Selim Özertem, ABD’nin Ortadoğu’da ağırlığının giderek azalacağına dair analizler yapıldığını söyledi. Özertem, “ABD’nin, Asya Pasifikteki varlığını güçlendirmeyi ve giderek dışarıya olan enerji bağımlılığını azaltmayı hedeflendiği öngörülüyor” dedi.
USAK Uzmanı Hasan Selim Özertem, Ortadoğu ekseninde Amerikan dış politikasını şöyle değerlendirdi.
Hasan Selim Özertem: Son birkaç senedir, Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politikasının Ortadoğu ağırlığının giderek azalacağına dair çeşitli analizler yayınlandı. Bunun temelinde yatan 3 tane husus bulunmaktaydı. Bunlardan birincisi özellikle Asya Pasifik’te yükselmekte olan Çin ve Çin’in küresel anlamda ortaya koyacağı fırsat ve tehditlere karşı Amerika’nın Asya Pasifik’teki varlığını güçlendirme hedefi belirmekteydi.
ABD KAYAGAZI REZERVLERİ Mİ BULDU?
İkinci olarak özellikle son dönemde Amerika’nın kaya gazı rezervlerini bulduğu belirtiliyor ve bunun yanında kaya petrolünün de veya sıkı petrol dediğimiz petrolü de keşfettiği söyleniyor ve bunu çıkartmak için de gerekli teknolojileri geliştirdi ve bu teknolojiler sayesinde Amerika’nın giderek dışarıya olan enerji bağımlılığının da azalmasının hedeflendiği öngörülüyor. Üçüncü bir unsur ise İran’la olan ilişkiler. İran’da Ahmedinejad’ın seçimlerden sonra yerini Ruhani’ye bırakması ve Ruhani’nin ise batıya olumlu, ılımlı mesajlar vermeye başlamasıyla birlikte, İran’a yönelik Amerikan dış politikasının ne olacağına dair kısa dönemli belli vizyonlar ortaya konulmaya başlandı.
“ENERJİ KAYNAKLARININ GÜVENLİK ALTINA ALINMASI ARTIK ÖNCELİKLİ DEĞİL”
Tabi bu 3 temel hususa bakmış olduğumuzda özellikle ilk iki faktörün Amerika’nın bundan sonra Ortadoğu’ya göreceli olarak daha az yoğunlaşabileceğine dair analizleri beraberinde getiriyor. Çünkü Amerika’nın temel çıkarları arasında yer alan özellikle enerji kaynaklarının güvenlik altına alınması hedefinin bundan sonra Amerika’nın birincil önceliği olamayabileceği, olsa dahi Orta Doğu’nun bundan sonraki süreçte enerjiyle anılmaktansa farklı faktörlerle öne çıkabileceğini belirtiyor uzmanlar.
“RUSYA İLE ANLAŞMASI ORTADOĞU’DAKİ VARLIĞININ YÜKSELMESİNİ ENGELLEDİ”
Diğer bir hususa baktığımızda Amerika özellikle finansal krizde bulunmasından dolayı sahip olduğu kısıtlı kaynakların bir kısmını Asya Pasifik’e kaydırmak zorunda kaldı. Bu nedenle Afganistan ve Irak’tan çekildikten sonra Amerika’nın bölgeye askeri varlığını artıracak operasyonlarla girmekten çekindiği görüyoruz. Özellikle Suriye’ye yönelik bir operasyon söylentisi başlamasına rağmen Amerika’nın doğrudan Rusya’nın teklifini kabul ederek bir orta yol çözümünde Rusya’yla anlaşması, bu anlamda Orta Doğu’daki varlığının tekrar yükselmesini engelleyen bir husus oldu. Özellikle önümüzdeki dönemde müzakerelerde 15-16 Ekim’de Cenevre’de yapılacak olan görüşmeler ve bu görüşmelerde İran’ın masaya getirebileceği teklifler Amerika’nın tavrını belirleyecek diyebiliriz. Amerika’nın Ortadoğu’da da istikrarlı bir ortam bırakma çabası içerisinde olduğunu, kendisine tehdit oluşturabilecek, İsrail’e tehdit oluşturabilecek hususları ise bertaraf etme girişimi içerisinde olduğunu görebiliyoruz.
GELİŞMELER TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLEYECEK?
Bütün bu gelişmeler Türkiye’nin izlediği dış politikayı ve Türkiye’yi nasıl etkiler?
“Önümüzdeki süreçte bölgede Türkiye’yi etkileyecek belli hususlar bulunuyor. Bunlardan birincisi Suriye. Suriye’de uluslararası toplumun geri adım atmaya başlaması ve Suriye’yi kendi kaderine bırakması hakikaten Türkiye üzerinde mülteci sorunundan terör problemine kadar belli olumsuz senaryoları gündeme getirebilir.”